Her günümüz verdiğimiz kararlarla şekilleniyor aslında. “Bugün işe arabayla mı gitsem yoksa toplu taşımayla mı? Ceket mi giysem mont mu?” gibi basit kararlardan “Rotasyon mu yapsam yoksa aynı rolümde çalışmaya devam mı etsem? Evi mi, yaşadığım yeri mi değiştirsem?” gibi daha ciddi kararlara kadar.

Bu soruların yanıtları bizi küçük veya büyük kararlara ve o kararların sonuçlarına götürür. Verdiğimiz her karar, belki bir yol ayrımı belki bir bitiş, belki de yeni bir başlangıç olabilir. Tabii hayatımızda bu kadar kritik sonuçlar doğuran kararları almak da kolay olmuyor. Ancak kendimizi geliştirmek, yaşam kalitemizi artırmak, farklılıkları deneyimlemek, yeni fırsatları keşfetmek için zor kararlar vermemiz gerekiyor. Bu durumda yapılacak şey karar almaktan kaçmak değil, zorlu bir süreç olsa da doğru kararı bulmak için çabalamak olmalı!

Bu soruların yanıtları bizi küçük veya büyük kararlara ve o kararların sonuçlarına götürür. Verdiğimiz her karar, belki bir yol ayrımı belki bir bitiş, belki de yeni bir başlangıç olabilir. Tabii hayatımızda bu kadar kritik sonuçlar doğuran kararları almak da kolay olmuyor. Ancak kendimizi geliştirmek, yaşam kalitemizi artırmak, farklılıkları deneyimlemek, yeni fırsatları keşfetmek için zor kararlar vermemiz gerekiyor. Bu durumda yapılacak şey karar almaktan kaçmak değil, zorlu bir süreç olsa da doğru kararı bulmak için çabalamak olmalı!

Genelde zor kararlar almaktan bizi geride tutan şey korkularımız ve kaygılarımız oluyor. “Ya yapamazsam, ya başarısız olursam, ya mutsuz olursam…” Bu kaygı ve korkular nedeniyle çoğu zaman harekete geçmekten kaçıyoruz.

Araştırmalar, karar verme sürecinde yaşadığımız zorlukların üstesinden gelme yetimiz ile duygusal zeka düzeyimiz arasında doğru bir orantı olduğunu gösteriyor. Her ne kadar mantıklı olduğumuzu ve kararlarımızı tamamen mantık çerçevesinde aldığımızı düşünsek de bilişsel psikolojinin yirmi yılı aşkın süredir yürüttüğü araştırmalar bunun aksini söylüyor. Duyguların, dış etkenlerin, psikolojik ya da fizyolojik sayısız nedenin üzerimizdeki etkisi tahmin edemeyeceğimiz kadar büyük. Karar verirken dış etkenleri değiştiremeyebiliriz ancak yaklaşımlarımızı ya da mantık kurma süreçlerimizi dönüştürmemiz mümkün.

Duygusal zekamızı geliştirmeye odaklandıkça, sosyal hayatta oynadığımız rolü belirleme ve sahiplenme konusunda kendimizi çok daha rahat hissetmemiz mümkün. Böylesi bir gelişim hem karar verirken yaşadığımız süreci hem de verdiğimiz kararların sonuçlarını iyileştirebilir. Bu anlamda, kendini tanıma, empati yapma, duygularımızı tanımlama, duygularımıza yön verebilme oldukça kritik.

Annie Duke’un “Nasıl Karar Verilir?” kitabı karar vermek konusunda nasıl düşünmemiz gerektiğini ve aslında nasıl düşündüğümüzü detaylı bir şekilde anlatıyor. Kararlarımızın sonuçlarına göre algımızın şekillendiğini ve oluşan önyargıları detaylı bir şekilde ele alıyor. “Verdiğimiz kararları bilinçli bir şekilde değerlendirmekten kaçınıyoruz. İyi sonuçlanan bir karar aldıysak diğer olasılıkları bir kenara bırakıp sonuçların tadını çıkarıyoruz.

Kötü sonuçlanan bir kararda ise şans faktörünü öne çıkarıyoruz ya da böyle olmaması gerektiğini bildiğimizi düşünüyoruz. Bu algılar, kaliteli karar verebilme yetimizi köreltiyor. Kararı ve sonuçlarını olduğu gibi görmek gerekiyor. Verdiğimiz kararlar gelecekteki kararlarımızın yol haritasını oluşturuyor. Bu bağlamda karar verme sürecini bilmek ve tartmak faydalı olacaktır.” diyor. Yine Claudio Fernandez Araoz’ün Egon Zehnder tarafından Türkçeye çevrilen “Doğru Kararlar Doğru Liderler” kitabı, her seviyedeki yönetici ve çalışanın gereksinimine cevap verecek bir kaynak.

Karar Verirken İzlenebilecek Adımlar

Hedeflerinizi belirleyin, ne başarmak istediğinizi tanımlayın:Kararınızla neyi başarmak istediğinizi ve her bir hedefin sizin için ne kadar önemli olduğunu belirleyin. En etkili karar verme stratejilerinden biri, hedefinizi irdelemektir. Yani, çözülmesi gereken sorunun ne olduğunu, vereceğiniz kararın amacını ve bu sorunun neden çözülmesi gerektiğini kendinize sormanız gerekir. Genelde kararsızlıklar, bu soruların cevaplarının net olarak bilinmediği durumlarda ortaya çıkar. Sizin için en önemli olanı bulduğunuzda, hedefinizi net bir şekilde tanımlayabilir ve karar verme sürecinin ilk basamağını atlamış olursunuz.

Bilgi toplayın, tüm seçeneklerinizi değerlendirin: Karar vermeniz için gereken bilgileri toplayın. İyi bir karar almak için, önünüzdeki tüm seçenekleri açık şekilde belirlemeli ve bu seçeneklerle ilgili olabildiğince çok bilgi toplamalısınız. Bunu yaptığınızda önünüzdeki sorunu ve çözüm seçeneklerini görebileceğiniz gibi, aklınıza daha önce gelmemiş başka olası çözüm yollarını da fark edebilirsiniz. Bilgileri toplarken kısa listeler oluşturmak, notlar almak faydalı olacaktır. Başlangıçta size çok saçma ve gerçekçi görünmeyen seçenekleri dahi not etmeyi ihmal etmemelisiniz. Bu süreçte fikirlerine güvendiğiniz kişilerden de destek isteyebilirsiniz.

Siz nihai bir karar için tüm seçenekleri tartarken bu kişiler, sizden farklı bir bakış açısıyla durumu ele alarak, en doğru çözüm yolunu bulmanız için size yardımcı olabilirler.

Sonuçları düşünün; gelecekteki etkileri göz önünde bulundurun:Hangi opsiyonların sizin için uygun olduğunu tespit edin. Bu adım en az birinci adım kadar önemli olabilir. Çünkü nihai kararınızın kendinizi ve/veya diğer kişileri nasıl etkileyebileceğini belirlemenize yardımcı olacaktır. Bu adımda, vereceğiniz kararın sonuçlarının neler olabileceğini kendinize sormalısınız. Ayrıca bir önceki adımda oluşturduğunuz listeleri, seçeneklerinizin, potansiyel ihtimallerin artılarını ve eksilerini gözden geçirmelisiniz. Bu karar, şimdi ve gelecekte, öncelikle sizin ve daha sonra çevrenizdekilerin hayatını nasıl etkileyecek?

Kararınızı verin, seçiminizi yapın ve harekete geçin: Hedeflerinizi belirlediğinize, seçeneklerle ilgili tüm bilgileri toparladığınıza ve sonuçlarını tarttığınıza göre şimdi bir seçim yapmanın ve nihai kararınızı almanın vakti geldi. Bu adım bazı insanlarda çok fazla strese ve kaygıya neden olabilir. Çünkü her ne kadar ihtimaller üzerinde mantıklı iç hesaplaşmalar yapsak ve yol haritaları belirlesek de karar vermek bir noktada, kişinin içgüdülerine güvenmesini gerektirir. Bu aşamada hala biraz kararsız olabilirsiniz, bu kararsızlık sizi endişelendirebilir ancak tüm bu aşamaların sonunda nihai kararınızın size nasıl hissettirdiğini de düşünmelisiniz.

Kendinize sorun: vermek üzere olduğunuz bu karar size doğru geliyor mu? Bu karar şimdi ve gelecekte sizin için en iyi ihtimallere kapı açabilir mi? Eğer bu soruların cevabı size kendinizi iyi hissettiriyorsa, kendiniz için mümkün olabilecek en iyi kararı vermiş olabilirsiniz. En basit haliyle analiz yaptınız ve %60 eminsiniz, o zaman ilerleyin. Beklemek çoğu zaman fırsatın kaçması demektir.

Kararlarınızı değerlendirin, süreci yeniden gözden geçirin: Nihai kararınızı verdikten ve uygulamaya koyduktan sonra, işe yaradığından emin olmak için verdiğiniz kararı ve bu doğrultuda attığınız adımları değerlendirmelisiniz. Bu son adım, en az ilk adımlar kadar anlamlıdır çünkü verdiğiniz kararın sonuçları, değişiklikler yapmayı ve seçenekleri yeniden değerlendirmeyi gerektirebilir. Ayrıca gelecekte başka bir problemle karşı karşıya kaldığınızda artık karar verme becerileriniz daha da gelişmiş olacaktır. Unutmayın ki bu adım biraz daha sabır ve emek gerektirir çünkü verdiğiniz kararların sonuçlarını görmek biraz zaman alabilir. Verdiğiniz karar sizin için işe yaramıyorsa ikinci adıma geri dönerek seçeneklerinizi yeniden değerlendirebilirsiniz.

Suzy Welch’in 10/10/10 kuralını kullanın: Bu kural, bir karar alırken kendinize 10 dakika, 10 ay ve 10 yıl sonrasında bu karara dair ne hissedeceğinizi sormanızı önerir. İlk sorunuz aldığınız kararın sizi şu an nasıl etkilediğine cevap verir. İkinci sorunuz, kararınızın gerçek sonuçlarını elde etmeye başlayacağınız zaman üzerine düşünmenizi hedefler. Son soruda ise, kararınızın hemen hemen tüm sonuçlarıyla yüzleştiğiniz ve tüm mahsullerini topladığınız zamanı derinlemesine düşünmenizi sağlar. Böylelikle, bir kararı enine boyuna düşünmüş, değerlendirmiş ve uzun vadeli sonuçları üzerine kafa yormuş olursunuz. Bu sizi kararı almak veya diğer seçeneğe yönelmek için motive edecektir.

Unutmayın, en kötü karar bile kararsızlıktan iyidir. Montesquie’nin ifadesi ile bitirelim. Karar vermek ne kadar güçleşirse buna paralel olarak kararsızlık süresi de uzuyor. Kendi kararlarını vermekten korkar hale gelen kişi, etrafındakilerin sürekli onayını almaya ihtiyaç duyar hale geliyor. Doğru şekilde size çevrenize fayda sağlayacak kararların içinde olmanız dileğiyle…

Sevgilerimizle,
Selin Gülgeç
Cenk Akıncılar


Kaynak:
Gray K.D., (2020). 5 Steps to Good Decision Making
Saphier J., Bidga-Peyton, T., and Pierson, G. (1989). How to Make Decisions That Stay Made Association for Supervision and
Curriculum Development. Alexandria: VA.
Annie Duke, Nasıl Karar Verilir?
Claudio Fernandez Araoz, Doğru Kararlar Doğru Liderler

You May Also Like